26 Temmuz 2013 Cuma

Programcılık ve Yan Etkileri



Dünyada Programcılık denildiğinde insanların kafasında genelde Bilgisayar Manyakları olarak bir düşünce belirir. Çünkü programcı sabahlara kadar kodlar içinde kaybolur, kafa yormadığı varyasyon kalmaz. Oysa bir programcı için sabahlamanın verdiği rahatlık ve tatminlik meslektaşlarımız arasında çok meşhurdur. Programcılar için zaman ve mekan önemlidir. Bu yüzden genellikle sabah ezanını duymadan yatmazlar. Bu açıdan sürekli bir şekilde çevresindeki kişilerin tepkilerini alırlar. Gece yarısı çalışma süresince beyin sürekli bir fırtına estirmekte olup saatlerin su gibi akmasını sağlamaktadır. Beyine konsantrasyon iyice nüfuz etmiş durumdadır ve bu konsantrasyon ne kadar kaliteliyse yapılan programlar da o oranda kaliteli olur.

Programcının beyni bu şablonda çalışırken elde edilen huzur bilimsel deneylerde gözlenmiştir. Deneylerde çeşitli iş sektörlerinden denekler kullanılıp mutluluk düzeyleri ölçülmüştür. Bu deneyler sonucunda programcıların bulguları çok ilginçtir. Programcılık her ne kadar Mühendislik kategorisine girse de aslında, beyinlerinin sanatçıların çalışma tarzı gibi olduğu yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır.

Programcılık ile konsantrasyon ve izolasyon bir bütün hale gelmiştir. Başarılı bir programcının bu yetenekleriyle öne çıktıkları gözlemlenmiştir. İzolasyon olmadan ise konsantrasyonun sağlanamayacağı kesindir. İzolasyon arttıkça projeye olan odaklanma derinleşir. Bu sebeple bir programcıyı aramak istediğinizde onu yalnız başına bir odada ya da mağarada bulma olasılığınız yüksektir. :) Olasılık diyorum çünkü bulabileceğiniz bile şüphelidir. Saatlerce sıkılmadan ekran başında zaman geçirebilirler.

Programcı kendisini izole edecek bir mekân bulduktan sonra tüm hayati faaliyetlerini askıya alır. Proje öncesi düşünme aşamasında monitörde gözü Google'dan başkası görmez. Projeye uygun ön araştırmalar yapar. Bu durum günler sürebilir. Bu yönüyle programcı tıpkı bir ressama benzer. Beyninde yazılacak programın altyapısını oluşturur. Hayal gücü zirvededir. Çoğu zaman onları bir noktaya dalmış halde görebilirsiniz. Beyninde sürekli bir düşünce savaşı vardır. Savaştan galip çıkan en iyi fikirleri alır ve değerlendirir. Bu süreçte beyinden parmaklara ve bilgisayara doğru adeta bir göç başlamıştır. Beyin bu işi sürdürürken bir yandan da yazılan kodların yöntem tercihini yapar. Yoğun çalışma dönemlerinde beyni iflas ederse, deneme-yanılma planı devreye girer.

Bir programcıyı en yoğun ve en derin çalışma zamanında bile olsa ona bir selam vermek ya da bir şeyler ikram etmek istediğinizde onun için mola zamanı gelmiştir; çalışmadaki konsantrasyonunu bozdunuz da onun için. Sosyal antenler açılıp kişiyle iletişim sağlanır. Bu iletişim esnasında çoğu zamanlar kesintiler yaşanabilir. Kişiyle, çalışmak arasında gidip gelen programcı bir tutarsızlık yaşayabilir. İletişim kurulan kişi birinci derece yakın dahi olsa programcının kişiyi farkında olmadan proje hakkındaki düşüncelerini kaybetme korkusuyla tersleme ihtimalini göz ardı etmemek lazımdır. Bu yüzden genellikle programcıları ukala olarak tanımlayanlar vardır. Zaman zaman ukala ve takmaz tavırları olsa da aslında bunun altında karşısındakinin menfaatçi tavırlarını yok etme düşüncesi yatmaktadır.

Çalışma esnasında bir problem yaşadıklarında o sorunu çözmek için, inatçı bir şekilde bilgisayar ile haşır neşir olmaya devam ederler. Bu inatçılığın normal yaşantılarına yansıması kaçınılmazdır. İş başında hiçbir zaman sıkıcı bir ortamda olmadıklarından genellikle sıkıntıyı sevmezler, anlayacağınız zora pek gelmezler. Çoğu vakit rahat elbiselerle çalışırlar.

Tecrübeli bir programcı için ise sosyallik daha aktiftir. Acemi programcı bir problem için haftalarca düşünüp araştırmalar yapabilir. Ancak daha önce birçok sorunla yüzleşmiş tecrübeli programcımızın beyninden işe yaramaz problemi çözme fikirleri elenmiş haldedir. Onun için sadece çözümü gerçekleştirecek 1-2 fikri uygulamak kalır. Bu da kısa zamanda halledilir ve onun için mutluluk seviyesi maksimuma ulaşır. Kendini izole ettiği mekândan çıkartır. İlk yaptığı şey biran evvel kendisini dışarıya atmaktır.

Eğer bir programcıya sürekli aynı işi yaptırıyorsanız, o bir formülünü bulup bu işi en kısa yoldan nasıl bitirebileceğini mutlaka düşünmüş ve uygulamaya başlamıştır. :) Unutmayın, programcı olmak hayatınızın yarısını bilgisayara vakfetmek demek, programcı olmaya karar verdiyseniz, siz en iyisi yakınlarınızla ve sevdiklerinizle en kısa zamanda helalleşmeye çalışın. Belki ekrandan başınızı kaldırıp bir daha görüşme fırsatınız olmayabilir. :)
Abdullah Tekin'in 24.04.2008 tarihinde yazdığı yazıdan alıntıdır.
Programcılık ve Yan Etkileri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder